İnsan denilen bahçeden geçerek geldim...
Yorgunum...bir o kadar açlık çektim.
Susadım...da sana geldim
Hastalandım...da senden vazgeçmedim.
Şimdi otur;
Artık dinle ve dinlendir.
Şimdi otur;
Artık izle ve gözlerine seyrettir.
Bak sana bir sepetin içinde,
Tatlısıyla,ekşisiyle...
Sepet dolusu meyve...
Satmadım ama bak kimseye.
Al seç beğen ye işte...
Bir o kadar susuzluktan kuruduysam da,
Ben yemedim,
Suyunu sıkıp senden ayrı içmedim,
Sana doğru umudumu yüklendim,
Şimdi zamanıdır deyip de yanına geldim.
Elmalarla armutların nikahını izletecektim
Dans ederlerken ayrılığın resmini çizecektim,
Sen elmaların gelinliğini soyup atacaktın,
Armutları ayılara ben bal yapıp satacaktım,
Sen bu sepettekileri ayıramadın,
Mirasyedi bir besteyle,
Melodileri istek yaptın,
Bir konçerto başladı,
Sen armutları dansa kaldırdın.
Elmaları ısırıp boşadın,
Topladın,çeyizlerinle toplandın,
Sen bu işlemi karıştırdın.
Şaşkınlığınla...istek şarkılarla...
Sepeti koluna taktın,
Herkes yoluna diyen gözlerime
Bir el salladın...
Ardına korkak egolarınla baktın,
Kısır bir hayvan kalan egoların,
Armutların oldu oral yollu haramların,
Elmalarsa günahların...
Ama bak;
Ben yine bu yorgunluğumla,
Ne haramlar getirdim sana,
Helaller intiharın kollarında,
İntihar helalin saçlarını okşuyor da...
Irzına geçiyor...
Geçip, geçip de sevgiyi sokağa atıyorsa,
Bak helaller yine sadık intihara.
Edepsizliğin adını bunalım koyuyorsa,
Bu benim suçum değil ki...
Hayvan egoların;
Kısırlığına inat yaktı bir ateş
Ve insan bahçesi kaldı yangınlarda,
Haramlığınla doğan hırsızlığımla,
Hem bana...hem sana.
Kurtardım mı yangınlardan?
Çaldım mı mutluluğun güllerini?
Koklasana! korkmasana hadi...
Batırdım mı sana hiç dikenleri,
Bakma öyle ürkeğe ürkek,
Haram seni seçti...
Unutma insan bahçesinden geçti.