Çağlar Aşık - Kumsal (şiirsel Hikaye & Bölüm 3)

Hareketi sevmeyen, başka bir grup, ağaç altında oturuyor.
Taşlarını dizmişler, hep birlikte, okey oyunu çevriliyor.
Kaş göz işaretleriyle, hep tiyolar verilmeye çalışılıyor.
Amma ne mümkün, oyunu yine, hep yenenler kazanıyor.
&
Açlık hat safhada, susuzluk ise gani gani herkeste.
Ne yapsak, ne etsek derdi, düşüncesi tümüyle benlikte.
Acil kurtarma ekipleri gibi doluştular, satıcılar tamda bu anda.
Koşuldu, soğuk su satıcısının lıkır lıkır içimli buz gibi suyuna.
&
Boş mide, suyla doymadı, simit ve mısırında hatırı sorulmalı.
Saldır bakalım tekrar cüzdana, o kadarlık parada, kalmış olmalı.
Harika mı, değil mi öğrenmek lazım, mısır da satın almak lazım.
Gerçekten tazecikmiş, sütlüymüş bu mısırlar tavsiye etmek lazım.
&
Bir sürat motoru yara yara hızla geçiyor, denizi köpüklercesine.
Balinaca su püskürüp giden jetski, peşinden yetişmek istercesine. Balıkçı teknesi pek mahsun bakıyor, sanki hızlarına gıpta edercesine.
Emektar, ekmek teknesinin, bakım zamanı, çoktan gelmişte geçercesine.
&
Palmiye ağaçları üstünden, kumsala bir kabloyla kolon uzatıldı.
Otelin lokantasından yayınlanan popüler şarkılarla kumsal çınlatıldı.
'O şimdi asker canı neler ister, uykuda mevlam beni ona göster' bıktırdı.
Dayanamayanlar, duymamak için denizin dibine dalıp, balıkları pek aradı.
&
Karma bir grup genç, müzikle tempo tuttu, yerinde duramayıp dans etti.
Halka oluşturan gençlerden cesaretli olanlar, ortaya atılıp nasılda kıvırttı!
Becerikli olanlar, alkışlarla mükafatlandırılıp, uzun süre, ortada bırakıldı.
Beceriksiz olanlara ise, ikinci bir şans sunulmadı, tekrarda ortaya alınmadı.
&
Kimisi daha bembeyaz, denizle bu yıl ilk defa tanışıyormuş gibi.
Vücudunu güneş yağı ve nemlendiriciye boğup, korumak ister gibi.
Görenler parlaklığından, denizle güreşe geldiğini düşünür gibi.
Ne kadar sürersen sür, bembeyaz tenin yine de kararacak gibi.