İKİLEM
Değişiyor nesnelerin türküsü yavaşca
kaynağına dönüyor gözüme ilişen renkler
yakama heyecanla taktığım gül soluyor
bir el okşuyor alnımı soğuk mu soğuk
aranıyor sürüsünü çoban kayıp dağlarda
Gel gitini unuttu kıyısında gezindiğim deniz
ne ay'ın hükmü geçiyor geceye ne güneşin sabaha
kavrulan ıssızlıkların biterken başlıyor yolları
iş olsun diye salıyor ağlarını sulara balıkçılar
sözden taşan türkülerle direniyorum hayata
Bahçelere açılırdı pencerelerim gül kokularına
dağ sularıyla yıkanırdı uzun boylu bir süvari
her an'ıyla örtüşürdü kalbindeki 'süveyda'
sardunyalar sile küstü zemheride boy atan
kulağıma doluyor artık geri dönüşün türküsü
Herkesin başrol oynadığı çok kişilik oyunda
perdeleri indiriyor sahneye sufle veren ses
bitiş müziğine karışıyor duymadığım bir senfoni
dağların devrildiği yerden esiyor rüzgar
inişe geçtiğim merdivenin son basamaklarında
Gülibik şafakların yanan teniyle sevişmedim mi
söyle bana sularını yitiren yorgun ırmak
binicisini yok sayan zamanın küheylanı
dörtnala gittiğin bu hangi davet?
Düşümü gerçeğimi yollara dağıtarak