İDA'NIN YOLLARINDA
Bir yanım koca dağ derin deniz diğer yanım
çiçek derseniz kızlar gelir pınarlardan
sofralar kurulur aşkın dergahında
İncedir rüzgar dalgalar kabarır inceden
uzak dur aman dağları küçümseyenden
o nereden bilecek Kybele'yle seviştiğini
Dikenlerin ucunda açan mor zambak
kılavuzun olur çağlayanlara doğru
elinden tutar yer altı dereleri
Kentler kavganın diliyle konuşuyor yorgun
sen sabahın içinde ormanları soluyorsun
sözcükler fışkırıyor ateş kuyularından
Bu dil dağların dili derin maviliklerin
kuş şakıması,gül patlaması,aşkın hası
ortasında bir mevlevi gibi dönüyorsun
Hayat güze dökülüyor telaş içinde
açılıyor kapıları sonsuz suskunun
bu türkü bitebilir de kime ne?
Ömrümüzün bezzazı bize sormuyor
biçiyor kumaşını düşlerimizin
kimine göl düşüyor kimine umman
Gölsen eğer enginlere çevir yüzünü
büyük balıkları besle koynunda
taşlarla konuşmayı öğreneceksin