Mevsim kıştır kar rüzgârları eser kuytularda
sıcak odaların türküsünü mırıldanır
ayaklarıma dolanan beyaz bir kedi
Sis içinde aranırız birbirimizi
yüzümüzde sıkıntının kara gülleri
hüzündür omuzlarız günü kör şafaklarda
Yavrusuna şahin körpe bir anne
içine almak ister gibi aşk yumağını
bastırdıkça bastırır iki göğsünün arasına
Çamurları savurarak gelir gider otobüsler
her durakta birbirimizden habersiz
balık istifleri gibi yığılırız koltuklara
Biraz berrak hava biraz güneş bırakırım
derinimdeki dağlardan biraz da mavi
alır kuşanırsın diye hoşçakal sokağına
Ateşi terleyen bir tutam zamandır gün
sulara yetişmek telaşıyla akar yorulmadan
kendi rengiyle girer her yüz bu panoya
Kir yağar üstümüze köhne kürsülerden
birlikte açarız kuyuları boğulmak için
el ele verip hüznün çapını ölçeriz sonra
Sabah akşam gelip geçerken sokağınızdan
perdeleri çekili de olsa pencerenizin
ben yine gülümserim balkondaki sarmaşığa