Durduk yerde nereden aklıma geldi,
Mahallemizin unutulmaz zavallı şahsiyeti.
Kasabından manavına kırgındı ona cümlesi…
Çünkü o,elbisesiyle bile kavga edendi…
Öküz altında buzağı bulamayınca,vazgeçmezdi;
Bu kez tavşan aramaya başlar,kendini heder ederdi.
Diyelim ki canı üzüm yemek isterdi,
Bağa girmek yerine bağcıyı döverdi.
Ezkaza yanında gülünse,hemen üstüne çekerdi…
Pençelerini çıkarır,güzelim ortamı mahvederdi.
Yeni gelen birisi,bilmeden uzatıverse dost elini,
Alınca sivri dilinden nasibini,ardına bakmadan çekip giderdi.
Kendini hep haklı görür,karşısındakini mütemadiyen didiklerdi.
Herkes kötü,şeytan,cadı ama o gökten inmiş kanatsız bir melekti.
Bir hayal aleminde yaşar,Almanya'ya yerleşeceğini söylerdi,
Ettiklerini görmez,yokluğunun bir kayıp olacağını zannederdi.
Gidebilsin diye ne dualar ederlerdi,bilmezdi.
Anlamak bazen zor bazen imkansızdır böylelerini,
Derindeki yaralarını gizler,açmaz kimseye arkabahçesini.
Parçalanmış bir ailenin ortanca kızı,sevgi fakiri…
İzinsiz bir adım atamamış gençliğinde,otoritermiş annesi.
O etkiyle de kullanamamış ömrünce inisiyatifini.
Yaşıtları gibi mutlu bir yuva kurmakmış hayali,
Bahtına düşmüş niyeti bozuk bir çulsuz adam,görücülerin önerdiği.
Evlenince kesilmiş babadan maaşı,bitince tel dolaptaki yiyecekleri,
Başka bir yağlı kapı bulup gitmiş,hayırsız iç güveyisi…
O yıkımdan sonra açmamak üzere kapatmış evlilik defterini.
Bunları bilselerdi anlarlardı onu belki,kendineydi öfkesi…
Önüne gelene diş bilemesi,mutluluğu içine sindirememesi…
Tüm güzelliklere gözlerini kapayıp,kötümserliği seçmesi…
Kendine nefretindendi aslında her şeye hiddetlenmesi.
Bir kış günü yalnız bir hastane odasında hakkın rahmetine erdi…
Cenazeye katıldı birkaç iyiliksever mahalleli…
Bir de yıllardan beri küs olduğu aklı havada yeğeni.
Onun da derdi teyzesinden kalacak bir köhne evdi.
Olmadı arkasından tek bir güzel söz söyleyeni…
Ah be Keriman teyze! Hayata çemkirdiğine değdi mi?
Dilerim o alemde silinmiştir ruhundaki küf izleri…