uyandım bir hayvanın omurgasında
göğsümde yüzyılın ayak izi, o soğuk damga!
daha mavi bir yüzle öpülmek için
uyandım ki
suyun tadı vardı
karanlıkta kara bir desen
takla atan güvercinler ve çember
sesler duydum, sözden kovulmuş sesler
nasılsa henüz not vermiyor, dedim
güller
ben uyurken de bildim arayış nedir
sarı kadifeden bir elbise –hani yok!-
bildim nedir kargaşa
bir bulamamak…yüzünü…bıraktığın yerde
ben yokumdur yahut var
o müphem yalnızlık
mor gülleri konuşturan toprak
sesime dar, dedim
defnenin kendine bir orman aradığı doğrudur
ırmağın güzelleşmek için
köprüye ihtiyacı var
su durdu bunun için!
ben…uyandım
yazılan her kâğıt gibi
güneş ormandan kesildiğim yeri
göremeyecek kadar çocuktu,
dedim