Behzat Mansuroğlu - Pusulalar

çölde bir deve üzerindeyim

çırılçıplak serabını görüyorum

nil sularında yıkandık

gece gündüz seviştik

bir tarafımız zenci

bir tarafımız beyaz

acıktık kutuplarda balık avladık

altı ay gece altı ay gündüz

bütün kadınları manastıra kapattılar

erkeklere köle yaptılar

güzelliğini mekkede kapattılar

aşkımızı yasak ettiler

ettikleri gibi şarabımıza

beyoğlunda rakkase oynuyor

yılan gibi süzülüp sarılıyor boynuma

sabaha kadar sahil kıyısında sevişmişiz

sonra sonra öldürdüğümüz

çocuklar geliyor aklıma

hürriyet anıtına çıkıyorum

bağdata atıyorum kendimi

amerikan askerinin
gırtlağını sıkıyorum

annesini görüyorum gözlerinde

gökyüzüne küfürler savuruyorum

usul usul çaresiz ağlıyorum

taş sopayla üzerlerine yürüdüm

parçaladılar bedenimi

bağdatta bir parçam

tikritte bir parçam felluceye dağıldım

şehir şehir ayaklandım

yürüdüm üzerlerine

bir sabah uyanıyorum

moskova metrosunda

buluyorum kendimi

güzel kadınlar geçiyor ünümden

biri sevdiğime benziyor

otel odasında doyasıya sevişmişiz

yollara attım pusulasız kendimi

bir yudum şarap

bir yudum şiir

yazıyorum alın yazıma