Bastı karanlığı gecenin; gülüm,
Kayalarda baykuşlar öter,
Sesleri duyulur, görünmezler kendileri,
Zifiri bir karanlık ki, sorma; korkutur yalnız olanı,
Usuldan bir dağ yeli eser ya dört bir yanımda,
Üşütmez adamı, üşütmez ya,
Yalnızlığım üşütür,
Yaprakları hışırdar karanlıkta meşelerin,
Ay karanlık sevdalım, ay karanlık,
Zifr bir gece,
Işık düşmez üstüme,
Yıldızlar kaynaşır gökte yalnızca,
Yıldız böcekleri uçuşur etrafımda özgürce,
Göz kırpar gibi,
Gülüşür gibidir ler halime...
Aydınlatamazlar içimi,
Pus düşmüştür duygularıma,
Ürpertir beni sensizlik, saçımdan; tırnağıma...
Seni hayal ederim,
İyi ki varsın canım,
Gözlerin var iyi ki,
Iışl- ışıl olur ruhum gözlerinin sayesinde...
Uzaklarda bir çoban türkü söyler,
Yanık mı yanık bir türkü,
"Kürdün gelini" dir türkünün adı,
Şimdi düştü yüzün aklıma,
Kürdün gelini de benzermi sana,
Aşıkmdır çoban gülüm benim gibi...
Kayalarda yankılanır türkü,
Bir sözü on kere duyarım ,
Bire on duygulanırım...
Ve vadide munzur suyudur akan,
Gecenin karanlığında,
Çağıl- çağıl, sesi kendisinden büyük sanırsın...
Ve munzurun kendisi derin vadide,
Bu zifiri karanlıkta,
Koca munzur; kararmış, incer gümüş biryol gibi...
Uzar da uzar, incelir uzadıkça.
Ve çobanının türküsüne eşlik eder çağıltısıyla...
Uzatsam elimi tutacak olurum ama,
Tutulmaz biliyorum,
İçimi çekerim çaresiz,
Ahh ellerin, ah ellerin olsaydı derim,
Çukurova pamuğu yumuşaklığında ki,
Güzel, ince, emsalsiz ellerin...
Gözlerim yaşardı gülüm, hölkelendim,
Hıçkırdım, duyacaklar gibi sessizce, hıçkırdım,
Oyuncağını kuyuya düşürmüş küçük bir çocuk gibi,
Ağladım sessiz sessiz,
Oyuncağı nasıl hayatının en kıymetli varlığı ise çocuğun,
Kuyuya inebilse inecek kadar sevdiği oyuncağı,
Ben de yalnızlığıma ağladım, o çocuk gibi,
İşte o an,
Kırk gözeler buz kesti sanki,
Bu yaz gecesinde,
Munzur mağaralarında ki sarkıtlar,
Zemheride,başımın üstünde bir mızrak oldu...
Munzurun çağıltısı duyulmaz, sustu, sustu, sustu her ses...
Tabiatın ortasında Yapayalnızım,
Kör gecenin içinde, ve sensiz...
Özgürlüğün adını sensizlik koyamam,
Yalnızsa seven, duyguları bir pranga mahkumu değilmidir gülüm...
Gel artık derim, gel, darağacı kur istersen,
İşte ağlamaktayım sensizliğime,
Boşa akmasın göz yaşlarım, Zamanıdır, gel, bir nefes ol bu zındana atılmış tutsak gönüle,
Ilık ve sevda kokan bir nefes,
Ve artık kararını ver derim,
Oturup yanıbaşıma,
Sen hakimisin sevdamın, ister idam, ister özgürlük ihsan et,
Ağlarım gülüm, ağlarım, gözlerim okka,
Gözyaşlarım mürekkep,
Yaz artık, yaz ama kendi kirpiklerini batır da yaz fermanımı,
Ve darağacını kur istersen,
Gözlerinle de mühürle fermanını,
Ellerinle yüreğime çivile ,
Ve gönül meydanında as beni...
Ne demiş şair : "seviyorum seni çıldırasıya"...
Olmaz ki ustam az gelir, az gelir bu,
Çıldırmak ne ki sevda çekene,
Çıldırmak, unutmanın diğer adııdıır, unutmak olurm ustam, olur mu ?
Ben de derim ki gülüm, Çıldırmadan hep aklım başımdayken böylesi,
Haykırayım : "Seni seviyorum, seviyorum ölesiye,ölesiye",
Hayda oku fermanımı,
Ya al beni gönlüne, kollarında yaşayayım,
Ya da gönder artık ölüme, uğrunda can vereyim...