Ayrılıktır adı, adı batsın,
O gelir de zifiri bir karanlık basar içini aynı gün,
Yalnızlık, yıldızsız bir gece gibi üşüşür her yanına,
Her zerreni kaplar, her an hırpalar,
Gözlerin en kötü hücredeki bir idam mahkumundan da umutsuz,
Bomboş bakar etrafına,
Mutsuzluk sıtma gibidir bedeninde titrersin hep,
Ölüm en derin çıban gibidir aklında, her an patlamaya yüz tutmuş,
Çaresiz bir çıban,
Sancılıdır her yanın, onu kendinde arar da,
Ne onu kendinde,
Ne kendinde onu asla bulamazsın...
Özlemlerin birer-birer ölmüştür,
Acılarla, ağıtlarla gömmüşsündür her birini,
Gözyaşlarınla sulamışsındır kabirlerini,
Artık onlar en sevdiklerin değildir,
Lanet edersin yalnızlığa, lanet edersin,
Anıların dünyanın en büyük, ama en ıssız mezarlığıdır,
Düşlerinde renk yoktur, en güzellerini görsen bile tabiri olmaz,
Bütün beklentilerin sırt çevirmiştir sana,
İçtiğin sigaranın dumanı, yediğin aşın sıcaklığı yok olmuştur,
Yüreğin yaşama küsmüştür sinende,
Hayallerin avuç açan bir dilenciden de acizdir,
Talihsiz bir dilencisindir avuçlarına sadaka diye buz atılr hep,
Ayakların köprü altlarına prangalıdır,
Ellerin içki şişelerine yalvarırlar titreyerek,
Saçı sakalına karışmış, kimsenin tanımadığı bir garipsindir,
Nerde sabah, orda akşam sanki sen demektir,
Baktığın ayna yalan söylüyor sanırsın ama,
Doğru olduğunu anlarsın her baktığında,
Kendin kendini tanıyamazsın...