İĞBİRAR ÇİÇEĞİDİR DOĞU
doğu'nun çeşmesinde yıkadım acılarımı
hangi yaprağa ellerimi sürsem kanıyor
sesimde kağıtlara dökülen yangın kokusu var
kürt evinden çalınmış gün gibi yaralıyım
doğu'nun çukurundan kopan dağyelleri
ölüme çoğalan göçebe kervanına benziyor
hangi yöne yürüsem çekiyor beni koynuna
sanki bir uçurtmayım aşkın yeline savrulmuş
sevgilim bir hoşcakal çığlığı
doğu'nun çatısından dünyaya fırlayan bir kiremitim
diyarbakır bir eşkıya hikayesidir yeni yetmelere
mardin süryani nakışlı bir gerdanlıktır sevgili boynunda
dağlara ve gökyüzüne kardeştir hakkari
bitlis bir ermeni türküsüdür van'a karşı
siirt atlasın ortasına saplı bir acem hançeri
bölünmüş bir ırmağın küfrüdür urfa
sevgili zulasında ışıldayan umut
dağın bittiği yerde bir komdur adıyaman
elazığ dersime kurulmuş bir pusu
içimdeki ormanı tutuşturan bir alevdir sıvas
sevgilinin son mektubunda yazdığı
kanayan bir iğbirar çiçeğidir doğu
ben hangi yöne yürüsem kesiyor yolumu
ben bir kum saatiyim doğu'ya akan
annemin oğul acısıyla kırılmıştır kalbi
gözyaşlarının acısı demlenir dağlarda
vurur efsunu anadolunun yüzüne
ben nereye gitsem doğu'nun tutsağıyım