BİRE BEŞ VAR
I.
yalnızlık çoğaltmasaydı beni
acı büyümezdi bu kadar
ölüm inatla yürüyor damarlarıma
gölgesi kadar yakındım her insana
her yere götürürdü beni sokaklar
yağmur devrilirdi ardımsıra
ben yürürken ateş düşerdi ormanına devletin
adımlarımla kanatırdım sağır kulakları
yeminler yalanı gizlemek içindir
kavradığım herşey yitiriyor özünü
bir duvar var önümde arkasında ölüm
kalbim durmadan beni zehirliyor
puslu seslerle uyanıyorum
ölümden önce aşk vuruyor beni
yüzümü yıkarken parçalanıyor aynada suretim
bir taş gibi düşüyorum devletin başına
yarama zehir döküyorum
en 'acıyan yeri kalbidir insanındilimde bir şamaş şarkısı
bir kısrağın yelesinden sızan ter tanımlar beni
dağları emziren benim annemdir
kentlerden öcalacak çocuklar büyütür koynunda
ateşi ve sabrı ondan öğrendim
varolmanın mührüyüm ölümün kapısında
II.
çarmıha ilk ben gerildim isa'dan önce
basına dağıtılan bütün robot resimler bana benziyor
gıyaben yargılandım hayata karşı
polis sirenlerine karışan aşkları öldürdüm
fırladım sokaklara cebimde kibrit
saat bire beş kala bir sigara yaktım
ağzında şarkıyla gelir tarih: sin lekke unnini
vakitsiz ecel şarkıları öğrendim
gibil çağırdı beni
lilith ödünç verdi kanatlarını
vaktim ölüme ayarlı
fırladım sokaklara cebimde kibrit
kendime bir kürt'istanbuldum
aşkın bir numaralı sanığıyım
unutuldu unutulmaz sandıklarım
annemin öbür adı tarihtir benim
ağlarım mevsimler değişir
vazifeli bir kurşun vurur kardeşimi
sokaklar kürdilihicazkar infaz makamı
tilili revasız hawar nafile şiir yalan
dağlar çağrı pusulası
taşı bile çürütür erken ölüm acısı
aklımın saltanatına yenildim
içimde bir kürt patlamış bir yanardağ gibi bağırır
şizofrenik tarihin piçi: suçluyuz
fırladım sokaklara cebimde kibrit