ANSIZIN HAZİRANIMSIN
ansızın bitti mayıs
halasçiçekleri ile geldi haziran
sevmek böyle telaşlı
böyle çoşkulu afacan
sevmek akdeniz
ellerim neden ulaşmaz ellerine
neden sana böyle yakın ve uzağım
beni böyle birbaşıma
neden yalnız bırakırsın
böyle çoğaltarak seninle
her gece öldürdüğüm kim bu adam
öyküler kuşkulu kaypak
şiirler gülkurusu akşam
ve gülen bir fotoğraf
-parmaklıklar arkasında bir kadın
yüzünde hep papatyasarısı bir aşk-
kime böyle bu sayfalar dolusu mektuplar
bu tamamlanmamış günleri acısı
(gece ansızın uyanıyorum
yatakta birbaşıma
korkunç sigarasızım)
vazoda solmaya yüz tutmuş bir karanfil
tepemde yanan ampül
yere saçılmış kitaplar
bazı geceler çıkıp dolaştığım çocukparkları
rakılar. kırık kadehler
bir kanepe ahşap bir masa
(ben bu masada yazarım şiirlerimi)
ve uçuk renkli battaniyeler. çaybardakları
pikniktüpü. bir kova su
ve sokakta işçiler
yorgun vardiyadönüşü
geceyle gündüzün arkadaşları
gece ansızın uyanıyorum
fotoğrafının karşısında
korkunç yalnızım
kardeşimi seviyorum yeni geldi askerden
vatan-millet-ada(m)pazarı
parola: asker üşümez & geberir
emret komutanım
ablamı seviyorum evlenecek yakında
çeyiz sandığında gizli geleceği
naftalin kokulu
yazılmamış bir roman
annemi seviyorum. biraz feodal ama
yine de benden aydın
git oğlum diyor
doğruysa yolun seninle ben de varım
babamı seviyorum. insan ölünce
emekli olur diyen
ve hayata karşı direnen
yorgun bir işçiemeklisi
kendimi seviyorum
yasalarda serseriye çıktı adım
seviyorum kendimi
ama değilim asla narsist
kanaryanın ötüşü daha da güzeldir
kayalıklarda
anlıyorum ritsos'un şiirlerini ve rahmaniof'u
tanıyorum kuvayı milliyedeki karayılanı
sanki yaşadım aytmatova'nın öykülerini
ehremburg'un romanlarındaki aşkları
seviyorum yeşilin doğaya uyumunu. karabuçak'ı
özgürlüğün çocuğu akdeniz'i. içimin derin uğultusunu
ve seviyorum sevdiğimi hiç söylemeden apaçık sevmeyi
seviyorum güneşte insan gölgesini
gözlerine baktıkça mayıs mı saçların mı
haziran mı unutuyorum
seni ben uzun mavi kirpiklerinden
ve gözlerinden
seni ben gülümseyen sarıpapatyaların
ve çatalbakışlı fotoğrafından
kezlerce öpüyorum
gece ansızın uyanıyorum
bana mektup yazmışsın
içerden özgürce yazmışsın
bu kez içine bir de fotoğrafını koymuşsun
aydınlatır mahpushaneleri sevdamızın ateşi
şimdi çıkıp gelsen ansızın karanlıklardan
açsan demirkapıları telörgüleri nöbetçi kulübelerini
ve iki kez çalsan kapımın zilini
bekliyor olsam tutulsam sevinçten
öylece baksam bir süre yüzüne. bakışsak
unutsak sözcükleri hiç konuşmasak
ve bir kırık plak olsa dudaklarımız
dönse hep aynı yerde
gece ansızın uyanıyorum
şunlar eski gazeteler
alışığım yalnız okumaya
ama artık çekilmiyor
şunlar sanat dergileri
parasız alıyorum çoğunu eşten dosttan
şunlar bitmemiş şiirler dayanamıyorum görünce
bu yaz mersinden çağırıyorlar beni
deniz sıcak olur yazın orada
namrun yaylası serin
göznede rakı içmek dostlarla
kıvrılıp bir derenin kenarına
mersinden çağırıyorlar bu yaz beni
oysa sen çıkınca ben seninle uzaklara
uzaklara gitmek istiyorum
bir demet mormenekşe
bir demet karanfil
ince
uzun
bir şiirdir yaşamak
sarıpapatyalar arasında
gülen bir kadın yüzü yani
paylaşmak
haklı
güzel bir ömrü
tasasız
kavga içinde
şu anda ben
anlatmak için bu aşkı
bütün bunlardan başka ne söyleyebilirim
saçlarınla ansızın haziranımsın...