Görmemiş gözleri ne alı, ne moru,
Tadını bilse de şeklini bilmemiş,
Devir dönmüş, bu devranda sevmiş,
Açılmış gönlünün gözü,
Firavunlaşmış babası karşısında,
Tamirci parçası gönlünü kaptıran,
Âşık mı olurmuş kızına,
Babasını görmemiş kız mı?
Bu adamı beğenmiş,
Düşmüş gönlüne derin bir ah!
Hayatın rengini bilmemiş,
Zindan olmuş gözlerindeki siyah,
Yaşlar dökülür şimdi damla damla,
Islatır kızın karanlıklarını,
Gönül bu, vardır bir hikmet,
Verdiyse bu kusuru yaradan,
Sen pay biç, kendine hükmet,
Ne renkler damlar fırçandan,
Görüyorsun, yürüyorsun, şükret!
Adamın düşmüş başı önüne,
Kızın gönlünce bir ateş ki köz,
Ne sen anlayabilirsin anlatsam.
Ne anlatır bu anı bir söz,
Bilir ancak bunu yaşayan,
Çünkü bazen anlatamaz bir kelime,
Sayfalar tüketse bile aşkı,
Kışı her dağ bilir bilmesine de,
Kendine ağırdır insanın acısı,
Düşünün neleri dert ederiz gün içinde,
Hem de gözümüz göre göre,
Karanlıklara çeviririz dünyayı,
Aydınlıklar saklıyken içimizde,
Yanımızdakilere de öğretiriz siyahı,
Kolay kavuşandan âşık olmaz ama
Kaybetmemek lazım eldeki zamanı,
Meydan okuyamayacağın an gelir yıllara,