Buzlu kadehler gibi,
Buğulandım yokluğunda olurken gece,
Dualar ettim yine defalarca içimden,
Hani ellerim üşümüşken, ceplerimdeyken,
Dönünce köşe başını çıkıversen.
Yalnızlığımla birlikte,
Bir akşam yemeği yerken,
Aramızda mum aydınlatırken bizi,
Yalnızlığımda hayalini yaşarken,
Ne olur çalsa kapının zili,
Koşsam heyecanla kapıyı açıversem,
Yerinden fırlayacak kalbimi,
Aldırış etmeden,
Açsam kapıyı bin bir ümitle,
Bildiğim tüm duaları,
Dudaklarıma yüklesem,
Ne olurdu kapımın önünde,
Gerçekliğinle duruversen.
Ne yapacağını bilmezler gibi,
Sağa sola koştursam telaşımdan,
Durup düşünsem bir an,
Seni hangi köşede ağırlayacağımı,
Sen halime gülsen,
Ben gülümsemende ölsem,
Kaybolsam gözlerinde,
Ziyanı yok ismini söylersin
Vakit var daha sabaha,
Çıkarsam vuslat için saklanan,
En nadide yıllanmış şarabı,
Sana sunsan bir kadehte,
Kadehteki dudak payın olsam,
Teninin sıcaklığını ezberlesem,
Sonra gece zincire vurmasa bizi,
Soluklansam gözlerinde,
Gönlünde nefes alsam,
Ateşe bulansa tenim,
Avuçlarının sıcaklığını saklasam.
Sonra sabaha dek sevişsek,
Konuşmadan, bakışlarımızla,
Ve geldiğin gibi usulca,
Alıp hayalini ve gölgeni,
Hayatımın sahnesinden gitsen,
Kahrolsam, içsem ayrılığın zehrini,
Görse çocukluk arkadaşım,
Pazarda yol alırken seni,
Haber verse düşsem peşine,
Şehir şehir dolaşsam.
Sevdanı saklasam kendime,
Seni uzaktan da olsa yaşasam.
Katlime ferman gözlerin.
Beni yüreğimden vursa.
İnan ölümü bile sen diye severdim