Sen okyanuslara kavuşmayı özleyen,
Ben yağmur damlası gri bir bulutta,
Yatağı kurumuş bir nehirsin sen,
İçinde gizlediğin çağlayanım.
İlkbahar gelmiş gibi hücreme,
Çiçekler açmış her yanım.
Uç vermiş dalların meyveye gebe,
Ve şimdi ıslanma vaktidir.
Kırk ikindi yağmurlarında.
Korkma incinmez ruhun,
Çığlıklarını saplarken dudaklarıma,
Geldik işte sonudur yolun,
Biliyorsun iki cihan bir olsa,
Vuslatı bilmeyecek bu ten,
Ya sen alıp gideceksin beni,
Yahut kaçıracak olanım ben,
Bir dünya kuracağım sana,
Güneş etrafında tavaf ederken,
Eflatun bir gökyüzü vereceğim.
Yıldızlar seni kıskanırken,
Ben vadinin derinliklerinde gezineceğim.
Kendi yağmurlarında ıslanacaksın.
Saçların kızıl olacak,
Volkanlardan alacak rengini,
Dudaklarında kırmızı saklanacak,
Ateş kıskanacak esmer tenini,
Ben kahverengi bir dağın zirvesinde,
İzleyeceğim denizlerden derin gözlerini,
Susacağız ikimiz, ben sana susayacağım.
Kan ter içinde gelirken sana,
Soluk soluğa bir aşk yolunu adımlarken,
Cansız bedenim düşecek yanına,
Kanadından vurulmuş kuş gibi,
Bir sigara yakıp, içime çekeceğim.
Güzeldi seni yaşamak derken,
Pencereler ıslak, sokaklar ıslak,
Caddeler sırılsıklam, sen ıslakken,
Sana doyasıya, korkusuzca sarılacağım.
Kulağına o güzel sözleri fısıldayacağım.
Yasak meyveyi dişlemek güzeldir.
Haydi, hayatı bir daha yaşayalım.
Sen gel bana dalgalar gibi,
Ben senin kuytuluklarında saklanayım.
Kimselere yar etme, çek beni kendine,
Seni hayat tadında yaşayayım, kadınım.