Kalabalığıyla korkutan,
Ümitlerimi yeşerten koca şehir,
Biliyorum, sende eskisi gibi değilsin.
Taşın toprağın altın değil,
Kim bilir kaç insan kapıldı.
Kollarına koştu senin,
Gelinlik çağında kaç kızın,
Artist olma hayallerini tükettin,
Onca insanı nasıl barındırdın?
Bu kadar geniş mi yüreğin?
Kaç çocuk yatar gönlündeki,
Issız sokakların köşesinde,
Senin güzelliğini görüp,
Aşık olmayan var mı yeryüzünde,
Kaç kişinin rüyasını süsledin?
Şehvetli bir kadının hayalinde,
Yahut beyaz atlı prens gibi,
Sana sevdalanan kaç şair,
Yaza yaza bitiremedi seni,
Diyorum ki, tükendi çarelerim,
Gelmedi bu şehirdeyken sevgili,
Belki gül sinende bir yerde,
Bulurum diye düşsem yollara,
Yanıma alacak pek bir şeyim yok,
Bir kalem, bir sigara, bir de hırka,
Bulur muyum o ahu dilberi?
Yoksa aşkla yandığım onca sene,
Silinir mi hafızamdan, görünce seni,
Hayallerim can bulur mu sende,
Sarar mısın kanayan yaralarımı,
Gerçeğe dönüştürür müsün düşlerimi?
Yüreğinde bana da yer var mı?
Söyle İstanbul, söyle bana gerçeği,
Susma, kalmadı mecalim artık,
Konuş korkularımın yüce şehri...