Boş sokakların üşümüşlüğü dışında,
Kimseler anlamadı halimden,
Rüzgâr şeytana uymuş sanki
Haber verir canımı acıtarak halinden,
Anlatır sevgilinin gününü gün edişini,
Kafa tutarım, lodosa, poyraza,
Keserim zehir zemberek sözlerini,
Sus rüzgâr, konuşmak düşmez sana.
Kimsesizliğim serpilir taşlar misali,
Ayaklarımın altına alırım adım adım,
Köşebaşlarında durur aşkın ihaneti,
Dönerken hep adını sayıklarım,
Gece getirir bana hayalini,
Yıldızları saçların diye okşarım,
Anlatırım sabahlara hasretini,
Ağlamaklı olur birden,
Kızarır, buğulanır, yaşlanır gözleri,
Medet umar doğacak güneşten,
Kuşlar söyler şarkımızı,
Nakaratında ayrılığı tekrarlarken,
Asileşir içimdeki çocuk,
Uçurur onları telgrafın tellerinden,
Susmuş kelimelerin haykırışlarıyla,
"Gidin kuşlar uzak ülkelere,
Ayrılığın şarkısını orda söyleyin,"
Şarkımızı söylemek düşmez size,
Bir aşk düşer kalemden,
Sevgili mısra mısra yazılır,
Şiirleşerek ölümsüzleştirilir,
O an aşkta mezar kazılır,
Yıldızı kayan bir şairdir,
Patavatsız sevdası yüzünden,
Giden sevgililer gelir,
Gelmez sevgililer memnunken,
Ve sevda kurşuna dizilir,
Aşksız sevgililerin gözlerinden,
Yaşlar akar ardı sıra,
Yalancı aşklar gibi boyalı,
Akmış yalancıların makyajı,
Şair daha sıkı sarar toprağı,
Sadık yârimmişsin dercesine,
Islanır kuru otlar yağmurlarla,
Hayat devam etmektedir,
Kurular döner yaşlara,
Umutlar yeşillenir,
Ey toprak sana edilir sözlerim,
O yüce ruhu taşıyamazsın sen,
Harcın değil o şairi saklamak senin,
Bırak canını acıtır seninde,
Yüreğinde sakladığı ihanetler,
Bin pişman olursun sonra,
Dön zararın gerisinden yeter!
O şairi saklamak düşmez sana,