Anlamı yok hiçbir şeyin,
Ne toprağa düşen tohumun,
Ne değişen mevsimlerin,
Varlığında yaşadığımsa yokluğun,
Kifayeti yok artık kelimelerin,
Üstüne basılan kaldırımlar gibi,
Taşlaşmış sensizliğimde hislerim,
Ayrılık ıslatıyor beni yağmur misali,
Tükeniyorum seni göremediğimde,
Yokluğunun kol gezdiği sokaklarda,
Sensizliğe attığım adımların,
Hiçleştirdiği benim ruhumla,
Seviyorum seni, sevmekten öte,
Gel gör ki zamansız bir resmiyet,
Gözyaşları ekiyor gözbebeklerime,
Sen candan söylemiyorsun ismimi,
Yabancılaşıyorum tüm dünyaya, kendime,
Canım acıyor bir adımdan yakınken,
Benden kilometrelerce uzaklığını gördükçe,
Canımdan vazgeçtim oysa ben,
Cananı sevdim sen diye ıssız gecelerde,
Ruhum mutluluğa aç ve ölüm gelse senden,
Bir an düşünmezdim can vermeyi gözlerinde,
Anlamı yok hiçbir şeyin,
Ne tiryakisi olduğum demlendiğim çayların,
Ne mutluluk oyununda çocukların gülümseyişinin,
Ne dermansızlığımın, ne vuslatın, ne aşkın,
Toprak altında kalmış sevdamın şehirleri,
Arkeologum olup kaz yüreğimi canım,
Bakma artık rengârenk zarfların içindeki,
Samimiyetsiz yazılmış kara yazısında mektupların,
Buruşmuş bir harita metod sayfalarının içindeyim.
Feryadımı duysaydın, keşke farkıma varsaydın,
Anlamı yok hiçbir şeyin