Cinayet yerinde parçalanır kan
soğuk çığlık düğümlenir bedende
Sokağa ince sızıyla girer figan
kutsal tözün hükmü büyür ayinde
Suç çoğaldıkça kirlenir
çıkmaz sokaklarda sayılı gün
Kaydı tutulmayan uykusuz kent
toza bulanır büsbütün
Yara azar söz tükenir
teslimiyeti getirir arsız felaket
Gerçeğin reddi bir tarih yazılırken
kara tren girer masalın ortasına
Bilinç kapanır renkler kuşatmasına
Cürümsüz suçlu sayılır halk
Kızılcık şerbeti içip susar
ülkemin kalbinde infilak
Mutlu öykülerdeki aşktır
çocukların tutunduğu sağlık
Hüzünlü şarkılarda akan ırmaktır
bahara söz geçiremeyen yalnızlık
Kalıbını kırarak girer pencereden ışık
yoklar resmi tarihin ağrısını
yarım bırakılır kitaplar darmadağınık
aykırı duruş sürgüler dostluk kapısını
kalakalır söz ayazında çığlık
Dinmeyen sese dirlik verir ütopya
Güneş'e mecbur döner Dünya
Aksi karanlığa vuran yüzü okşar intihar
Hüküm verir inkarın inkarı evrim
Aydınlık günü tez elden muştular
çanları çalan devinim
Acısını gittiği yere çağırandır
kendi yazgısını elinde tutar insan
İnsanın düş kırıcısı insandır
düştüğü derde kendi zehri derman