Sokak ortasında vurulan geç kalmışlık
geldiği yerin endişesini de getirir yanında
Gerçeğin örtülü yüzünü görünür kılar acı
yarıçıplak ırmağın çavlanında
umarsız düşüşle çözülür ışık
Uzak duruş yitirerek büyük sırrını
olduğu yere çökertir hüznü
Özlem kapı önünde asılı duran fener
göz kırparak yakar ömrünü
zamansız ölüm çağrıldığı yere gider
Toprağa gömülü rahatın pasını çözer kaygı
olur olmaz demeden ayaklanır
hazırlanır yolculuğa adamakıllı
Yere döktüğü ağrıyla kımıltısız
su yolunu çevirir buğday tarlasına
küçük bir ödün vermez ütopya
sabah ayazını evlere serptiğini
açıklar çekinmeden sakıntısız
konuşkan rüzgara yolculuk vakti
Yaşamak güzel ve hiç kimse savunmasız
bırakmaz ummayı ve ihtimali suya
Ayrılık fırsat bekler pencerede
açsan davetsiz girer içeri
kanı kabarır öylesine kırmızı ve azat
Umudun neyle beslendiğini
soruyorsanız açıklıyorum gerçek şu
Kazanılmış sevinç kalmaz cenderede
öpülerek kutsanan söz dindirir suyu
sevmeyi ve bağışlamayı öğretir hayat