Kavuşmaların sevinci bir kırmızı gül
oturur güvercin gövdeme
Eser yanaklarımda ilkyaz dirimi pembe
açılır susuz goncalarım benzi kül
Bir el dokunuşu ararım can kapısında
Bekleyişimde kendine yer bulur
saatleri düşman kılan endişe
Susar gün doğuncaya kadar pencere
susar demir kilit susar gece
Bir çift dost sözüne fit olur
konuşkan dudaklarım gözaltında
Küçük alabalık olurum sığ ırmakta
kıvrak ele avuca sığmaz akarım
düşer peşime büyük balıklar
yazgıma dipnot düşer kara intihar
Dostlar bulurum kendime anıları damıtarak
bir uzun ömürlü selvi ağacı gibi yatarak
seyreder suda cemalimi kanarım
Sarsılır dallarım ılık bir sancıyı tadarak
umut pas tutmaz aşkta
Mavzer önüne düşmüş kekliğe benzer
sıçrar sıçrar ve düşer toprağa ömrüm
kan çanağı olur gözlerim dönmezi bekler
lal düşlerde ölürüm
Yine ben bıkmaz usanmaz
bir amansız bekleyişle gözlerim ufku
eski bir kahramanlık düşer aklıma
alıp başımı gitmem terketmem yurdumu
Bir beni bir kendini vurur makama
ölümün önsözüdür kurşuni ayaz
Sanki gelip geçen şu devingen günler
karanfil ömrümü soldurmaz gibi
bir uzun türküyü bitirmez gibi
umarsız ve telaşla geçip gider
İnsan sevmek ne zormuş meğer