Hepimizin gözleri önünde
hepimize gölgemiz kadar yakın
ve bir o kadar uzak duruyorken arzın
yıkan ve yaratan tözü
ben dağarcığımda taşıyorum sözü
Yürürken konuşurken
işte evde sokakta
suç işlerken mavi yolculukta
göçmen kuşlar mitinginde
hayata dair sözcükleri
seviştiriyorum imge zenginliğinde
Tinsel zincirle cümlesini
birbirine bağlıyorum can cana
Çılgın bir sevişme bitimi
bilincin rahmine düşüyor şiir
ve ben onun yaratanı şair
adını ve hayatımın güncesini
bağışlıyorum can kimyasına
Gözlerimi alıp tarıyor yeryüzünü
baş eğmeden ayakta
Dilsiz kuytular tutuyor elini
konuşma zamanı ırmakta
yansıtıyor hayata ben içre beni
Hastaları konuk ediyor geniş zamanlara
ölümün başucuna koyuyor yolculukları
Süt dağıtıyor solgun çocukları
emziren geniş ve esmer göğüslü kadınlara
Cehennem ateşine girip
mahşere koşan dört atın
kaybolmuş izini arıyor
Bahar sabahı erken
uzun nehirlerde ateşini yitirip
karlı dağlarda keyfini sürüyor hayatın
Toprağa düşen ferini esirgemeden
çatıların saçak altında kanıyor
yürek atışını ölçüyor tabiatın
Cam kıran çocuk yerine büküyor boynunu
tam ortasında bırakıp oyunu
unutulmuş dağlara çıkıyor
Saçları tarumar ağaçların
eşkıya uykusu rahat geçsin diye
köküne can suyu taşıyor
Savaşa gidip yaralarını sarıyor
ölüme yakın yaşlı askerlerin
barış türküsüyle karılıp
tüfeğini kırıyor siperlerin
Zamansız kıyılardan sıyrılıp
uzak denizlere yelken açıyor
Issız adalara bırakıyor paha biçilmez soluğunu
Yalansız bir insanın gözlerindeki
görmezden gelinen saf sevişmenin
mutluluğun kaynağı olduğunu
hatırlatıyor 'hoşça kal' sız gidenlere barış vakti
hiç adı geçmezken birden
kışkırtıcı gülüşüyle pembe
su damlacıkları fırlatıyor
pencere camına kırgın
Ellerini tutup çocukların
uçarcasına giriyor oyun bahçesine
atlıkarıncaların sırtında gidilen
masal ülkesine çiçekler atıyor
Çocuk kalbiyle gülümseyerek
ağaçlara tırmanıyor düş eşliğinde
Adı hayat mührü zaman
dini aşk tariki isyan yazıyor kimliğinde
İmge kumaşından gömlek
en sevdiği giysidir
kızım ve özgürlüğümdür şiir