Geldiğinde adın
aklımızda değildi henüz
yüzü ayazdı güle tiradın
Kar yağmıştı ve bahçe güpegündüz
dağıtmıştı saçlarını
Çocuk seslerine kilitli
yaz bahçesi kapalıydı oyuna
Sen bu sevinci nereden aldın İluna
Geldiğinde annenin
dudaklarında kurumuş kiraz izi
hüznün son tangosuna
resmetmişti aşka denk gizi
Suları ters yöne çeviren gücün saltanatı
yeni bir hayatı
kucaklayacak takat bırakmamıştı
Kavga ve aşkın aralığında
iki odalı evimizin
üşümüş duvar çatlağında
sefa süren iklimin
soluk yüzüne düşmüştü gülümseme
Alabildiğine soğuktu
postere düşen cümle
Bir gülüşün kimliğini
benden iyi mi bilecek düş tanrısı Nina
Eski kitap çarşısındaki büyü
geç gelen bir konuktu dudağında
Sen bu gülüşü
nereden getirdin İluna
Geldiğin zaman tükenmişti su
Her yer buzdu ve kalakalmıştı
evin önünde kurumuş gül ağıtı
Yolculuklara kapanmıştı son durak
kımıltısız beyaza gömülmüştü sokak
evimizin kapısını çalan yoktu
Güvercin sesleri çekilmişti çatılara
tüketilmiş söz çoktu
Sen bu kuşdilini
kimden öğrendin iluna
Bir çocuk nasıl hazırlanır hayata
ortalıkta görünmüyor İştar
bakışında hayatın ışığı var
gözlerini kim öptü İluna