siz şimdi bu ikindi
yanlış bir sabahın artığı gözleriniz
yüzünüze güneş düşmüş
gittiniz
ben kaldım öylece izinize kilitli
bu sevgiye dair ne varsa üstlenip
kaldım yorgun yalnızlığımla
şimdi yağmur saatidir kentin
kirlenmiş suların hükümranlığı
ben sizi sevsem de yüreğim kirli
bir köşede- üzerine çamur sıçramış
sokak kedisinin telaşı
bu kent niye yaşasın ki - yoksunuz
bu sokaklar niye tertemiz
çöpçülerin bildik telaşı
herkes kendi hiçliğini süpürsün
siz niye yoksunuz ki şimdi ikindi
bir susmuşluk - bir körebe
kimse sevmiyor kimseyi - kendini bile
yağmur saati - yoksunuz
ayrılıktır sevdanın en büyük izi
tuz buz camlar çöp kutuları
yürüdüm kentin kusmuk sokaklarından
tinerci çocukların fener alayı
yanlış bir sevda artığı gözleriniz
şimdi sevişmek vakti -gidiniz
bir düşmüşlük acısı -kan revan
sizin bile değil ki gülüşünüz
vurdum kendimi saksı çiceklerine
garanti hayatların tutuklusuyum
ranzam pırıl pırıl, yemeğim hazır
tek sıkıntım ay ışığı - gittiniz
siz niye yoksunuz ki bu keskin soğuk
dillenmemiş sözler veriyorum kendime
ancak bir laterna anlayabilir sessizliğimi
dokunamadım kendime -bir pislik bir tiksinti
kentin kamburuyum yağmur sonrası
kesip atıyorum kendimi - sizsizliğimi
sokak köşelerinde gölgesiz kedersiz
yalnız şişeler anlar susmuşluğumu
bu gidiş neyi eksiltecek ki
bir pazar yeri sonrası yüreğim
sizden önce de yoktum ben
bu gidiş neyi eksiltecek ki