oysa ne çok şey vardı sana söyleyeceğim
saçlarını dağıtacaktım arsız parmaklarımla
belki yanağından, dudağına yakın bir yerden
öpecektim seni telaşsız
ne çok şey vardı sana anlatacağım
sabahını isyankar dağ yamaçlarının
ıslak dokunuşunu esrimiş çiçeklerin
ne çok şey hayata dair
kekre bir gülüştür elimde kalan
baksan birşey söylemez, hüzünlendirir biraz
işe yaramaz bir şairanelik
ben yalnızlığı hep üşümek sanırdım
şimdi sonbahar kesiği bir yağmur
ve tiril bir rüzgarın izi tenimde
içimde bir yangın sonrası isi
bir masal dinlemenin çocuk dinginliği
şimdi gelsen
bir çay yapsam ben sana
upuzun konuşsak sana dair herşeyden
upuzun dinlesen bana dair herşeyi
gözlerimiz dokunsa ara sıra birbirine
utansa bebekleri
düşsem olmaz, yaralanır yüreğim
kalksam dizlerimde bir çocuk ezikliği