masala benzeyen düşlerden uyanmıştım-baktım kan sızıyordu gözlerimden
yoktun-ışık olmadı bir daha hiç
yağmurlu bir haziran gecesiydi
kimsesizdim -ne kendim ne bir başkası azaltabilirdi içimdeki hiçliği
sürekli düşüyordum yavaş ve dirençsiz
özlemek değildi artık, yaşamak değildi
sadece sensizlikti -uzandım karabasanların bıçak sırtına- sabah oldu
yine gece, sonra yine sabah
günler geçti ve ben çoğaldım-bin parçaya bölündü içimde uğuldayan acı
her parçasından bin başlı ejderhalar türedi- acının ejderhaları
yalnızlık değildi beni ürküten -binlerce sendin
caddelerde sokaklarda nereye baksam
herkes herşey sana dönüşüyordu
vazgeçtim - haz ve duygudan ibaret hayatlardan
birer birer öldürmeye başlasam seni içimde
bin kez müebbet alırdım-yeterdi
bin kez ağırlaştırılmış müebbet
ölümsüzdüm artık biliyorum
çünkü ölüm tümleyeniydi hayatın
oysa yaşamak böyle birşey değildi ansıdığım hayal meyal
ölümsüzdüm- bin yıl sürecek acımla yaşamaya tutsak
bir kapı açmak istedim öncesine ömrümün
unutmak tüm sesleri- bana getirdiğin
silmek istedim o bilinmeyen renkleri
zifir bir yağmur yağıyordu saçlarımdan
tükeniyordum eriyip ağır ağır akarak toprağa
karışarak tek bir renge- renksizliğe
öncesine ömrümün
kestim bileklerimi- aksın ve tükensin diye soluğum
günler geçti bitmedi kanım
bu acıyla yaşayacaktım anladım
ölümsüzdüm