o senin gittiğin akşamüstleriydi
bense dönüyordum ateşten çemberimde
elbet ölümdü sonu - bütün sokakları çıkmaz
ve karanlıktı kentin
mazgallarından akan
çamur ve kan kadar kirlenmiştim
içimden kuşlar göçüyordu
yanlış bir mevsimdi, yanlış yerde yaşanan
o kendine küsmüş papatya
iliştirdiğin göğsüne
dönüp bakmayacaktın biliyordum
yüzün sessizliğe akarken
çiçeklerin solacaktı
gözlerinde kuş ölüleri
ağlamayacaktım ardından
ölümse böyle birşey olmalıydı
başka birşeydi yaşamak, adı buysa
başka kollarda başkaydı yüzün
şimdi bu akşamüstleri ve gidişin
olmadık bir anı gibi çıkmayan aklımdan
her gün daha bir kanatacaktı onmaz yaramı
utanacaktım kendimden- yaşadığımdan
bu kent küsecekti sana
çiçekleri kurumuş bir balkon kadar ıssız
ve yapayalnız kalacaktım yağmurun altında
çırılçıplak bir çocuk düşecekti tam ortasına gözlerinin
gidersen bilmeyecektim adımı bile