Orada bükülüyor ıssızlığın dolambacı
eğretiotlarıyla böğürtlendikenlerinin sırmalarında
huzurun siyah kuyusu açılıyor,
kayayı saran yosunların halısında oynaşıyor
bir hüzmeye tutunmuş menekşe ve çayır çileği.
İnin çığırına serili gazellere
çoktan rüzgar bile değmemiş,
alaca örtüyle dalgalanan çıkmasında
gün ışığının mavi toz tabakasında hiç izi yok
yaşamın patilerinden ve tırnaklarından.
Ay doğunca lacivert göğün eteklerinde zigzaglanan
başıboş akımlar gibi okaygan çığırışlar yok.
Artık yoklar gecede ulumaları şimşeklendiği zaman
çocukların düşsel yaratıklarla karşılaştırdığı
çakallar.