Gün aşka boyandığında
Bulut ağlamaları aşk giyindi gözlerinde
Mevsimler aşkı çağırdı
Her bahar seni sobeledi günden güne
Taş kaldırımlı yolların
Umut tükettiği zamanlarda
Zihnimin derinliklerine gökkuşağı sızdı
Bazen beyaz oldun
Bazen kırmızı...
Aşk oldun
Rengarenk ömürlerin huzuru oldun
...
Mesela
En çetin ayrılıkların zulmü
gözlerinin güzelliğinde boğuldu
Adım adım aşklandım
Geçmişin göbek bağlamış yalnızlıklarından kaçtım
Uzunca vakitler, yokluğuna ağladım
Gün oldu
Aşk sandım
Gün oldu
Kanatlandım..
ve gün geldi
Seni buldum...
Allahın yüreğimi dibe vurdurduğu zamanlarda
Yalnızlık zincirlendi
gönlümün zindanlarına..
Ne ekmek..
Ne su..
Uzvuma yeminler sıralayan
gözlerini hatırladım zamansızca
O
Umudun kadını!
Bir baksa bana..
İçimi görse mesela..
Sonra ölsem..
Sessizlik alsa götürse varlığımı
Umrumda olur mu ki!
Sıcacık ellerini tutsam
Sarıp sarmalasam...
Gözlerinin içi gülse gözlerime
ve gözlerimiz kavuşsa
bir ankanın küllerinde
Saçları savrulsa rüzgarda
ve rüzgar kıskansa seni
Teninle dans etse aşk
Saçındaki toka düşse yere
ve saçların ben koksa!
Ahhh.. Düşlerim...
ve sen kokan yeminli gülüşlerim...
Umut olsa aşkın huzurunda
Diz çökse aşka
sen gelsen..
ben sevsem...
Yeminlensek birbirimize
ve düğümlesek geçmişi
Nasibini arayan yalnızlıkların
Nasibi olsa aşkımızın umudu...
Gökyüzü umudu simgeler ya aşıklar için
Biz umut olsak
ve bir bulutun gözlerinden aksak aşıkların gönlüne
Aşk olsak birlikte
ve nice aşıklara umut saçsak el ele...
Kırgınlıkları ve dargınlıkları olmasa
gülüşmeler yankılansa her sokakta
ve çocuklara bizi anlatsalar
efsane bir aşkın adıyla
Mesela
Sana arya deseler
Beni de bir garip seyyah olarak ansalar...
Aşk hiç gitmese
ve bitmese yüreklerde
masum öpücüklerin kucaklaştığı
mutlulukları sarmalasak yüreklerimizde
ve bütün yüreksizlikere inat
Bizlensek...
Sizlerden uzakta
Aşkı kucaklasak...
El ele.. Diz dize..
Olmaz mı yar?
Olmaz mı?