Hüznün kızıl yaprakları düştü zamana
Aktı canlar yangınlardan o kızıllığa
Karardı coşkular söndü umutlar
Döndü ağır ağır umutsuzluğa
Sesler koparıp kanayan şarkılarımdan
Göçüp giden kuşlar gitti uzağa
Kurumuş dallara takılmış bir uçurtma
Düşürür çocuk sevdalarımı tuzağa
Sustu solgun bir gül gibi akşam
Savaşları soygunları bırakıp küstü çağa
Bilmem hangi eller hangi kadehler
Kalkar bir uzun sükût gibi yalnızlığa