Her harf bir tuğla,
Tuğlalardan duvarlar ördüm kendime...
Bir umudum vardı hep
Eflatun renginde...
Gökkubbeye ulaşacaktı harflerim
Ateş tuğlalarından örülmüş şiirler
Çirpi telinde,
İnci tanesi...
Sonra;
Duvarlar içinde kaldım.
Karanlıklar içinde,
Günsüz,
Güneşsiz,
Kapısız,
Penceresiz...
Yalnızdım
Kalabalık şehirlerde...
Başımda karlı munzur dağı
Gögsümde akan fırat nehriydin...
Ben kelimelerden duvarlar örüyordum
Bil beni,
Gör beni,
Duy beni diye...
Gün geçtikce duvarlarım yükseliyor
Sesim kendi içimde yankılanıyordu
Kendi sesini duymak
Bir hayelet gibi...
Sonra;
Gölgeden şekle,
Tin'den bedene,
Yokluktan varlığa erdim...
Adım,
İsmim,
Cismim ,
Adresim vardı...
Görenler gördü bizi
Bilenler bildi...
Bir sen duymadın beni,
Bir sen koparıp almadın acımdan bir parça...