Soğuk taş üstüne oturmuş sokağın ucunda,
Gün bitmiş, akşamın alaca karanlığında,
Bakınıyor ufka doğru yaşlı gözlerle,
Sıkmış ellerini, bilmem ne var avucunda.
Yaklaşıp sordum; Niye ağlıyosun yavrum?
Durdu ve irkildi dedi; Babamı bekliyorum
Sordum; Nereye ne zaman gitti baban?
Dedi; Göklere yükselmiş ben doğmadan
Kim söyledi bunları, sana kim anlattı,
Belki onu götüren melek bin kanatlı.
Uçtuğu yerden sana bakıyor durmadan,
Belki gülücükler var dudağında çok tatlı.
Hıçkırığını kesip, gözümün içine baktığı an,
Ta uzaklara dalıp gitti, dönmedi bir zaman
Hasta annem yatıyor yer şiltesine,
Bir lokmacık inmedi boş midesine.
Açtı avucunu gösterdi, içinde bir tek ceviz
Bunu annem mi, benmi, hangimiz yiyeceğiz?
Birden şimşekler çaktı beynimin içinde,
Mahşerde sorarlarsa biz ne diyeceğiz.
Mahşerin sahibi sorarsa,
Yetimin sahibi sorarsa, biz ne diyeceğiz.