Mevsimler koca labirent
biz içinde tılsımlı top
tam üçyüzaltmışbeş oda loş
hepsi tenha hepsi bomboş
hem karanlık hem nurlu
odalar
yollar
nuru arayan, onurlu
aynı yerden geçtik
elli-altmış-yetmiş-seksen sene
bulamadık kapıyı
ne yazlar gördük
ne kadar güz
gecelerin sayısı yok
belli değil gündüz
karlar omuz boyu
ayaz çakmak gibi
yağmur oluk-oluk
dereler sığmaz yatağına
hayal köprüleri kurduk
ulaşılmaz diyarlara
çiçekler açtı
meyveler topladık
arılar bal derdinde
kelebek narin ve alımlı
kuşlar yuvadan uçtu
kuzular ana peşinde
kıvırcık tüylü haylaz
yaramaz mı yaramaz
ekinler olgunlaştı
hasat yaptık
anbarlar doldurduk
aldık-sattık
her mevsim
aynı şeyi yaptık
sarardı yeşil yapraklar
rüzgarlar ıslık-ıslık
tepelerden seslenir
her şey kendi dilinden
her şarkı ayrı bestelenir
aradık...
yolumuzu mevsimlerde aradık
hep yürüdük
umutla
heyecanla
kederle
sabırla
çıkışı aradık
tam aydınlık göründü
derken bir ses,
'nasıl bilirsiniz..! '
'hakkınızı helal ediniz'
'kazın toprağı'
beyaz elbise dikmeden
iki yaka bir arada
düğme iliklemeden
herkes matem içinde
kara gözlerde yaşlar
dua bilmeyen alkışlar
dört yiğit omuzlar
tahta sandığı
bilmeyenlerin
öldü sandığı
asıl hayat yeni başlar
çok başkadır bahar
küçük ev içine koca dünya
geride kaldı bitmez rüya
orda mevsimler iç-içe
aynıdır gündüz ve gece
ne soğuktan donan...
ne sıcaktan yanan...
çiçekler başka açar
bahçe, cenneten bir köşe
lakin.!
gözü olup görmeyen,
kulağı olup duymayan,
kalbi olup anlamayan için,
kışalrı buzula eş
yazları sanki ateş
ne çicçek açar
ne böcek uçar
naçardır kuytuda
dışardan bakanlar
sanır uykuda
helalın hesabı çetin
haramın azabı peşin
herkes geri döndü
anan, çocuğun, eşin
yalnız amellerin, yoladaşın.