Öylesine bir gün olan gibinin içi içime sığmadığı saatlerimin kim bilir kaçıncısıydı geldiğimde deniz kenarına akşam sularında.. Gündüzcüler elini eteğini çekmiş, deniz ağırladığı konuklarının ardından günün yorgunluğunu atmak istercesine alabildiğine duru, durgun..
Güneşin altında kalmaktan neredeyse simsiyah olmuş yüzünde nazar boncuğu gibi duran mavi gözlerindeki neşesi, dudağındaki ıslığında sandalyeleri düzeltiyor, betonda biriken kumları temizliyor üç kuruşa çalışan görevli genç. Biraz daha genç ötesi olansa masalarda yudumlardan arta kalan boş bardakları, şişeleri topluyor, dumanı çoktan nefes olmuş sigaralardan arta kalan kül tablalarını boşaltıyor..
Dalıp gitmişken , birden, kulağımın dibinde tanıdık bildik bir ses çınlıyor: ‘' Ali aabi çayını getirdim ''.. Serdar getirmesini henüz istemediğim ince belli bardağımla içimi ısıtacak yine :)) . Gündüzleri yandım Allah bağıran ses sistemi, şimdi yumuşak melodilerinde sakinliğin keyfini çıkartıyor... Yemyeşil tepelerin gölgesine sığındığım masamda mavi gözlerim Karadenizimin mavisine takılıp kalıyor. Haşin dalgalarından uzak, kıyısına koşarken sakin, kumsalı okşarken sevecen Karadeniz annemm.
Yosun kokusunu nefesliyorum derin derin.. Derken, çalan o güzelim melodi eşliğinde, ufuk çizgisinde sanki yan yanaymış gibi duran balıkçı takaları, kırmızısı koyu mavisine karışmış yağdım yağacağım bulutlar, bir ayağı denizde bir ayağı kumsalda yürüyen bir köpekcik, bir yerlere yetişmek istermişcesine telaşla uçan bir martı giriyor kadrajıma..
Derinlere dalıyorum; alıyor koyuyorum birilerini, bir şeyleri akıl, gönül, hüzün sayfalarıma... ve bir kaç damla yaş süzülüyor elime tutuşturduğum kalemimden kağıdıma...
ayaklarını yıkatıyor köpek dalgalara
umarsız adımlarında..
geçmişin yükünü taşıtıyor martı kanatlarına
telaşlı çırpınmalarında..
dizilmişler gibi yan yana
bakıp da göremediklerine kanıyor balıkçılar
sallanan kayıklarında..
aydınlık & karanlık yüzlerinde
bir diğerine kaçışıyor bulutlar
estiğini sandıkları rüzgarlarında..
derken
bir ezgi dolduruyor tınısında bir yerlerimi
tanıdık bildik duyduk gördük yaşadık..
sonra
kararsız nefesim solukluyor bedenimi
dinlesem mi dinlemesem mi
görsem mi görmesem mi
kalsam mı gitsem mi..
oysa..
köpek arınmış
martı kaybolmuş
kayıklar çarpışmış
bulutlar savuşmuş
ezgi..m..iz..den öte.....
ali ' 2003
.