Yürek diliyle konuşanlara
Kendini kanatan kimsesizlerin kimsesi yetim çocuk
Bataklığa dönmüş sapkın ruh; yüz yüzle yürek yolu
İlahi lütfa eren düşüngülü, bahar gülüşlü dergâha geldin
Satır satır kendini okudun, demini buldun
Gün ışıdı, hayat öptü; kapısını araladın yarınların
Ahirin oldu ıslığı ay yamaçlı hünkâr..!
İçsel boşluğa düşmüş gölgesiyle örtüşmüyor imlasız benliğin
Bellek kapın açık kalmış; iç ritmin salkım saçak, akortsuz
Bangır bangır cinnetine seyirci, esrikleşen aklın
Duyumsamaz kendinden başkasını, kör duvar
Bencilliğin iliği dar, gün eğrisi yüzünle empati yapsan
İnsan hallerinden anlar, uzatırsın sunak nazargâhını
Söküğünü diken derviş gibi su verirsin içsel tellere
Gülen gözlerle baktığın hayat imge bahçen..!
İç güzelliği tırtıklıyor zaman, ağır çekiyor yoz yürek..! Boş başak iklimi
Çılgın çenenin bellekçakımı ses vermiyor, sus pus..! İçinin ipi kopmuş, tıs pıs..!
Hayat kenara atmış, karanlığa akıyor iç denizi olmayan postinsan
Özüne hoşça baksan, siğim siğim ağlayan gözün yerine koyabilsen kendini
Salkım salkım portakal çiçeği kokusu sarkar düş gününe..!
İnsan kaç kişi bilir misin can?..
Hayat cini; kanı kendine akar, kaportası kasıntılı
İç insanına inemeyenin benliği bir, gövdesi başka havada
Dolgun yanaklarını öptürüyor albenili hayat
Kırdığı düşlerin sesini duyar kusur kusan yüz
Ne zaman halk yozlaşsa, boğmaca olur Anadolu..!
Yürekten yüreğe akan yoldur insan; postmodern
Zaman da olsa, ehlileştirmeyi bekleyen tay gibidir usyürek.
Ve kendin olmakla başlar hayat..!?