22 Kasımda düğünü olacak olan kızım Ebru'ya'
Hayatın sanığı, tinerin havalandırdığı yürek gibi savrulur sarı
Yaprağın çığlığıyla, taşıyamaz güz ölüsü yürek yükünü'
Kıskıvrak ete kemiğe hapsolur içsel yolcu
İnsan ışıkmış gibi göğe ağar!? Sözün bittiği yerde.
Kendinde aradığını bulamayan, uçmaya meyilli yüz
Yüzlü şairi havalandırmaz kat kat palmiye kanatları
Özünü sözünü rüzgâra kat! Ucun ucun hışırda biraz'
Gittin rüzgârgülü gibi döne döne, sevildiğini bilmeden!..
Güz gülünü adın'ladım sev & al!.. Sımsıcak düş sakla Sırat'a
Kılıçtan keskin hilale bakıp amentü okuttu şiraz aşkın.
Kanatları ilahi efektle bezeli, göğe el açmış kelebek görsem
Onun gibi seke seke uçup girmek istese de'
Bülbül sesiyle çiler bozuma uğramış Yunus yüreğim.
Bir vakitler tutkularına koşan devingen ay yamaçlı gözüm
Gör kısalmış güdük gövdeni!.. Kırışmış benekli yüzünü gör..!
Gör artık, güze yakalanmış bülbül yüreğim!
Ey benim Melik Allah'ım! 'Ben nasıl ölürüm anlamıyorum!'*
Güz virüsü giren yerbezinin pıyrım pıyrım döküldüğü
Doğanın can çekişini! Görmez misin yeryuvarın kıyametini?..
Gör Adem gözlü gör.
Gözünün h & ecesi yer & yuvar öldü!..
Suçlu bulundu!.. Adem....
Cennetten kovuldu! İmleyen adem bulacak dönüş yolunu?..
Uzamın bir başka yuvarına uçacak, yoluna öldüğün adem..!
Yitik vaktin eşiği'
Aşısı Halep'ten gelen, taç yaprağı kasıntılı gül de sarardı
Soldu yürek ağacı!.. Yırt artık kendini postsakallı, sarsak düş!