Güzlendim; şıngır şıngır yürek, kavak yelli bellekle geldim
Gül yüzlü bektaşi selamın, nar çatlağı ellerin bildim
Birikti hüzün, tinle ten arası ötesini istedim
Düşün ustası pir sözü dinledim, kalmadı eksiğim.
İlmi yüreklerde köklenen bilge divanını imledim
Gök katına kanat vuracak ay yüzlü ben bir sen düşledim
Yunus ikliminde sensiz yaşanmayacak bir Anadolu
Uhrevi haz veren düşün imbiği Hacıbektaş'ı istedim.
Kılıç canda sınanırken, evrile evrile geldin; sen osun
Bilincin aynası. Yeniçeri Ocağı'na iklim oldun
Aydos! Türkülere sığdın sevdik sevdalandık. Senin yurdun
Benim yurdum; umudum, can biteği Hacıbektaş'ı buldun.
Ölmekten dönsen, kendine çağıran yolda dökülür sözüm
Güngülü kokulu duygu göndersen, sökülür yürek özüm
Senin öğüncün Madımaklı yanık yüreğin adı, hüzün
Hüsnühali , susayım da yağmur anlatsın be iki gözüm.
Usunu, usul usul uç veren düşüngülerle doldurduk
Vurulduk danıştayda; okuduk, bilecenliğini bulduk
Biz seninle bir gövde de uzanan sarmaşık gibi ulus
Uğrun uğrun uğurladık, düş serdiğimiz yola koyulduk.
Bellek çakımıyla ilmi şafağa kanat vuran Ulu'sun
Ilgım ılgım duyguyla felsefeyi kucaklayan Yunus'un
Canı cananı sarmalayan bir düşüngünün yolcususun
Ey ulus ustası Atam; susmaktan gelen ulusun, sus pus!?..