Ey İstanbul! ..
Gözünü sevdiğimin şehri...
Sana bakarken
kağıt kalem düşüyor elimden...
Ne yapmalı?
Ne etmeli de
seni yazmalı?
Bazen bir damla su
Bazen koca bir derya...
Karabasan gibi çökersin bazen
Bazen de açarsın gözlerini
çocuk sesleri doluşan sabahlara...
Ne desem
Nasıl etsem
Şairliğim yetmez seni anlatmaya...
Ey İstanbul! ..
Kurşun kubbelerden güneşler tutup
Boğazın serin sularına daldığım büyülü şehir
Seni düşününce
Bir iskele kahvesinde demlenip
İnce belli bardaklara doluşan çay kokusu
ve yanında taze, gevrek bir simit buğusu, gelir aklıma
Oy oy oooy!
Başka birşey yazamam...