Dar sokaklara giriyorum, yüreğimi de daraltıp...
Görmesinler diye insanlar beni...
Tek başıma yaşamalıyım kederimi...
Hıçkırıklardan tıkanarak,kesik kesik ağlamalıyım!
Yakmalı bütün ayçiçeği tarlalarını,
Dolu olup yağmalı üstlerine,
Ki,bu yalancı dünyaya yakışan da budur! ! !
O,
Bir günah gibi yaşadı sevgimizi hep!
Kaçamak,tutuk ve ölçülü!
Yüreğinden geçenleri değil,
Söylemesi gerekenleri söyledi hep!
Yazık etti!
Oysa,
Vahşi bir atın toynak sesleri gelirdi içimden!
Koş! derdi,karşı konulmaz bir arzu...
Geniş düzlükler seni bekliyor,
Koş!
Gidebildiğince,
Köpük köpük çatlayana dek koş!
Rüzgara karşı,ölüme karşı,
Bu son koşun olsa bile,
Koş! ! !
Ama o her defasında,
Bir heyula gibi dikildi karşıma...
Hiç bilmediğim korkular öğretti bana...
Pranga olup ayaklarıma vuruldu...
Bir uçurumdan aşağıya atıp yüreklerimizi,
Esir hayatlarımıza döndük yeniden! ! !
.