Varsam dedim varamadım
Bir kararda duramadım
Ben kendimi aramadım
Yazık bana vahlar bana
Devleşen içimin tedirginliği
beslenir kuduran sancılarımla
Bir kara duvardır gök çadırları
Baharlar zulmetle kolkola gelir
Bu yılan caddeler zehirli vitrin
dolaşır kanımda bir ifrit gibi
Nefsimin sırçası dolanır elde
ne kırarım onu ne de korurum
Köprüsü atılan ninnilerimle
yıkıntılardayım tuzaklardayım
Hangi rüyalardır sığınağımız
Hangi köpüklere binmeli ruhum
Sesimi biçen bu paslı dehlizden
nasıl kurtarmalı damarlarımı
Bir eteği tutmaz isem
Köle cam satmaz isem
Teneşirde yatması isem
Yazık bana vahlar bana.
Toprağa konuk olalı gölgem
göklerin gözleri üzerimdedir
Buzul yangınlardan alıp kalbimi
bağladın alnının emziklerine
Bir nazarla kırdın küreklerimi
Buhar kıldın nefsin denizlerini
Yollayarak hikmet kervanlarını
donattın gömlümün dükkânlarını
Aşıladın cibril emanetinden
hantal aklımın kanatlarına
Sesindir büyüten gözyaşlarımdan
umudun bembayaz türkülerini
Sohbetin bir rahmet bulutu gibi
iner hasretimin tarlalarına
Kazıdın putların sikkelerini
Şimdi her yan celâl levhalarıdır
Sesinin yankısı dinmez içimden
eş olmuş kalbimin atışlarına
Arkanda yürürüm gözlerim yerde
sonsuz bir telaşla titrek ve ürkek
Nisbet kokun gezer ciğer tahtımda
zemzemle yıkanmış şehirlerdeyim
Unuttum bilcümle anılanının
o sensiz oluşan bölümlerini
Her avuç su senin çağlayanından
ve her lokma senle bereketlidir
Guruplar ki mercan tarlalarındır
Kuşların uçuşu adımlarındır
İniler yağmurun darbelerinden
tedirgin uykumun çelik telleri
Yücelerden yücelerden
gündüzlerden gecelerden
sessiz dilsiz hecelerden
sütler sağar gönlümüze
Kelâm yağar gönlümüze
Işık ağar gönlümüze
Dağılan eczamı toplayan cihaz
ruhumun gövdemi çağıran sesi
Saldın külhanlara bütün bilgimi
yüksek fırınlarda yanar geçmişim
Erittin dünyayı zamanı sözü
bir köpek derisi giysilerimi
Sıyrıldım tüm yaban kuşatmalardan
atarak canımı gölgelerine
Bulutların nabzı kalbimdir şimdi
yıldızlar konuğu mekânlarımın
Gözlerin ne kadar yakın ye kesin
dindirdi fitnenin şimşeklerini
Zanların yıkılan mazgallarını
bir ibret kentine döndürdü cezben
Açarak bir çiçek denizi gibi
can üfledin çorak alanlarıma
Gör ne tek ve tenha bir ömür olur
duymazsam içimde ayak sesini
Hiç cevabım yoktur bükük boynum ve
gözyaşımdan başka sorularına
Ölümlerden korkar isem
Gönül evi yıkar isem
Ben bu yoldan çıkar isem
Yazık bana vahlar bana