37
Rüya buya; bir gece düşümde B Yalçın'mışım. Doğduğum köyün içinden Kurttaşı'na bakarken, Harman makinesinin sesini duymuşum. Bu arada Sarı entarili sevgili Tatlıpınar'a inerken Harman yerinden Kurttaşı'na ışıktan bir köprü kurmuşum.
Nice zamandır Kurtlarlı da
Temmuz ayı buğdaysız.
Nice zamandır harmanyeri insansız.
Haydi güzel kuşum in Tatlıpınara sarı entarinle.
Ben de gelirim hala düşümde.
Kaç mertek kavgası gördü bu Harmanyeri,
Kaç kez göz göze geldikti örtmenin altında,
Sen köyün en güzeli,
Ben en mektepli.
Hopabaşı'ında kara çadır açmıştım,
Sol yanına beyaz yama vurmuştum.
Heybenin bir gözünde peynir, bir gözünde umut,
Kaç kez Divriği Pazarına varmıştım.
Yollarda kekliklerle türküler söyleyerek, yürekten.
Heybemde biraz tereyağı biraz peynir,
Çaya, şekere dönüşecekti, pazarın sihirli değneğiyle.
Ağzımda yenice sigaram,
Birde ter basardı bedenimi, Karatren yol alınca Cürek'ten.
Kabına sığmazlığım keçi sürülerinden;
Taşa ağaca sevdam,
Merakım bu sebeple , ulu tepelere, Kurt Taşına.
Semahlar bulut olmuş, kendi kendine dönüyor,
Damaklardan silinmiş aşürenin tadı.
Çoktandır uğramaz olmuş köye, Dede'nin atı.
Ve şimdi kışın ağzında Kurtlarlı'da
Rüzgar girer yıkık evlerin içine tek tek.
Bebek ağlamaları çıkarır pencerelerden,
Dink sesleri ulanır keklik seslerine.
Soharaçlı çorba kokusu yayılır her yerden.
Ve de yalnız bir ay doğar pencereden bacadan.
Şimdi köyden Kurttaşı'na bir köprü olmalı;
Köprü olurken Zeynel Dayı gelmeli,
Anamın eteğinde yün elinde kirmen,
Kazım Çavuş'ta gelmeli elinde dirgen,
Ve yenilenecek konaklar için parmakları tütün sarısı,
Süslemelerin ve ustaların ustası,
Ermeni usta da gelmeli.
Ardıç direğin dibinde ki peri gelininde elleriyle,
Hamurlar karılmalı, aşureler pişmeli.
Rüya buya;
Kekliklerde katılmalı şölenimize,
Kurtlar dağdan inmeli,
Karşılanmalılar musallada davul zurnayla,
Bir halay tutulmalı ki,
Ha babam ha.