Sabah, bildik bir sabahtı.
Gün, bildik bir gün.
Güneş bildik bir güneşti, gölgesi de öyle.
Bin zamansız evrak,
Bin uygunsuz yere yetişecekti.
Gözleriniz ah gözleriniz;
Yeşil yosunlu mavi bir deniz
Gibi,
Beni,
Derinliğinde boğup öldürecekti.
Akasya altı olabilirdi oturmak istediğim yer;
Ceviz,
Dut,
Asma altı olabilirdi o an.
Gökova Körfezine santraller ölüm kusmadan,
Bir daha dalmayı canım çekti.
Bu sabah,
Bin evrak,
Bin uygunsuz yere yetişecekti.
Gözleriniz ah gözleriniz;
Yeşil kanatlı kuşlarla mavi bir gökyüzü gibi,
Sonsuzluğuna sürükleyip beni, öldürecekti.
Bin lüzumsuz evrak,
Bin aptal yere yetişecekti.
Çetelerle sarılı ellisine gelmiş yaşım.
Nice kavgalardan salim çıkmışken.
Gözleriniz ah gözleriniz.
Mavi gözleri yeşil hareli bir amazon gibi,
On yerimden mızraklayıp beni,
Öldürecekti.