-Liselinin Aşkı-
Gözlerine renk bulamamıştım,
Bazen yeşil gibiydi, bazen mavi gibi bazen ela,
İlk görüşte demiştim;
Bunlar göz değil, bunlar bela.
Yanılmamıştım,
Dünyamı kaplayacak kadar büyüdü gözlerin,
Kim bilir hangi düşmanımın yaptığı sihir
Veya büyüydü gözlerin.
Olur muydu bir göz bu kadar derin,
Bu kadar sonsuz olur muydu?
Bu gözlere bir kez bakan
Daha onsuz olur muydu?...
Bakışları hep delici,
Bakışları hep sertti o gözlerin,
Ansızın vuracak kadar sinsi,
Gizlice vuracak kadar namertti gözlerin.
Sen belki ismimi hiç öğrenmedin,
Bense aşındıracak kadar çok söylemiştim ismini; Belma...
Meçhûllerle doluydu,
Ne KIYAK AŞK'tı amma.
Sarı saçlarını dağıtıp gelen rüzgârları koklardım,
Tesadüf de olsa her bakışında çarpılır,
Aklımı yoklardım.
Konuştuk ne bir kelime ne bir harf,
Bu aşk sessizdi, bu aşk saf.
Anlamanı boşuna bekledim gözlerimin dilini Belma,
Benim dünyamda mahpustu aşkım,
Ne kıyak aşktı amma...
Herkes bir konuda hemfikirdi;
Şehrin en güzel kızıydın sen.
Kim bilir kaç yürekte boş bir ümit,
Kim bilir kaç kalpte sızıydın sen?...
Denklemlerde hep sen vardın,
X ve Y ne olursa olsun sendin hep sonuç,
Bir seferinde;
Sonsuz eşittir Belma dediğim için sıfır almıştım,
O sene ilk defa sayende,
Bütünlemeye kalmıştım.
Mekanikte sen vardın,
Optikte gözlerin vardı.
Hele edebiyatta ne büyük yerin vardı.
Kınardım Fuzuli'yi ,
'Amma atmış be...' diye,
Bulurken aruz kalıbı,
Feilâtün, mefâilün, feilün,
Hayalimde sen olurdun,
Bembeyaz yüzün ve kırmızı kaşkolün,
Fark atmıştın aya,
'Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge,
Ne açar kimse kapım, bâd-ı sabâdan gayrı.Diye seni yazmıştım tahtaya.
Nasıl istemiştim sabâ rüzgârı olmayı,
Açıp kapını zerre zerre odana dolmayı.
Bir gözlerinin ne demek istediğini anlamadım,
Bir de trigonometrinin ne işe yaradığını,
Hep sordum gözlerime,
O ruhsuz gözlerde ne aradığını.
On bilinmeyenli denklem gibi zordun,
Hadi gündüzleri neyse de,
Geceleri rüyamda ne arıyordun?...
Müzikte bir ben başarısızdım,
Çünkü; müzik kitabı seni es geçmişti,
Seni anlatacak beste yapılamamış,
Şarkılara küsmüştüm,
Eski heves geçmişti.
İkimiz de inattık; ayrı ayrı yol tuttuk,
Biz, bir araya gelmesi suç olan iki maddeydik,
Ateşle baruttuk.
Nasıl unuturdum seni,
Unutabilir miydim ki üstümdeki semayı,
Unutabileyim Belma'yı..
Üst üste üç kere sıfır aldım,
Gözlerinin yüzünden.
Sonra da asıverdim Kimya'yı.
Okumaya başlasam,
Sen girerdin satırlarla arama,
Her bakışın kezzaptı,
Her gülüşte sodyum bastın yarama.
Bana neydi biyolojiden,
Bana neydi terliksiden, amipten,
Beni alabilir miydi gözlerindeki ipten?...
Bana neydi kuşun gagasından,
Bana neydi zürafadan, lamadan,
Ne kadar uzaktı bu konular Belma'dan.
Yandım, kor oldum,
İnat ettim, farkettirmedim ,
Tarih böyle bir aşkı kaydetmiş mi,
Yazmış mı bir bak Belma?...
Lise güzel okuldu,
Ya aşkımız; ne kıyak aşktı amma...
'Belma'yı seviyorum, o halde varım'Belma güzel, gül de güzel, Belma güldür o halde.Önermelerini yapıyordum,
Mantıkta hep hayalde.
Ne Ogüst Kont, Ne Freud,
Çözemezdi aşkımdaki mantığı,
Bana bilmece gibi bir ağ örmüştü gözlerinin tığı.
Duyulur mu dinlesen,
Sessizliklerin sesi,
Olur muydu aşkların,
Mantığı, felsefesi.
Gözlerinin yüzünden çok dersten zayıf aldım.
Ve yine ilk kez sınıfta kaldım.
Ama değerdi,
Bu gözlere herkes mağlup olur,
Bu gözlere herkes boyun eğerdi.
Hayır, asla pişman değilim Belma,
Sen habersiz, ben çaresiz,
Ne kıyık aşktı amma...
Ne gülümsedin,
Ne de konuştun benimle tek kelime,
Şöyle bir düşündüm de;
Elin bile değmemişti elime.
Yıllar geçti,
Sönmedi gözlerinin ateşi.
Ya!... Bakınca ne bakarmışsın,
Doktormuşsun otuz beşinde
Ve hâlâ bekârmışsın.
Böylesine gizli aşk,
Bu rekoru kim kırabilir?...
Bir gün hasta kalbimin doktoru olursan
El vurma ona,
Aşkın fışkırabilir...
Gözlerin ahh gözlerin.,
Erişilmez, ulaşılmaz gaye o...
Aşkım, sen ve ben...
Bırak be!... Nostaljik bir hikaye o...
Ahh, ahhh,
Son görüşüm de yaz mıydı, bahar mıydı?
Ömrümün cevapsız kalan sorusu;
Bana karşı yüreğinde bir kıpırtı var mıydı?...