Benim,
bahçemin kedisi
aniden yanan ışık gibi çevirdi başını
irkildi.
İrkildim.
Güneş durdu.
Yeniden oynadı
doğum telaşını;
yok ki başka benden başka ukalalığıyla.
Herşey geri döndü
zaman dahil
üzüldü,
durduğunda.
Sen yüreğime savrulurken.
Gitti geldi zaman
sıfırdan
tik-tak
sesleri ile sadece,
herşey yeniden oldu.
Ay dolunaydı.
Ama
hilal soyundum
ben sana
giyinirken geceyi
mavi bir yandan dökülürken sırtımdan.
Galiba
geldi trenim.
Bitimsiz raylarında küçülürken yüreğim
gözlerim
sana çizili bir
taze bir bozkır yangısı
kapanırken
gözlerim...
cıvıltıları
beyazlıkları
serpiliyor
az önce yazdıklarımın
gülen
yüreğime.
Yorulmuş bir yastığın izlerini düzeltiyorum
yaşarken
dinlerken
yutarken
sızıları
kov bunları
kov
fırtınasında
geçmiş yüreğimin
diriminde
aşk
kıyametleri koptuğunda.
Duruyorum en askerinden aşkın
mübadele sınırlarında
dilendim
dilendi
dileniyorum
bu üç halinde özgürlüğümü
bilmeden
dördüncü halini yüreğimin.
Kediler,
ay,
güneş,
aşk,
mavi,
sen,
...
suçlarım,
yediğim,
yuttuğum,
işlediğim,
sızladığım,
ve uyuyamadığım.
Gidiyor geliyor zaman tik-tak larıyla.
Ay yarımdı az önce
ben dolun.
Şimdi herşey
yolunda;
aşk
yeni irkildi
demleniyor.