Kalem de yazmıyor bazen seni,
Kömürü bir türlü dökülmüyor hiç beyaz kağıda.
İşte o zaman ağlayasım geliyor,
Sonra farketmeden ıslanıyor kağıt gözyaşlarımla.
Satırlarca dökmüş oluyorum içimi kalemimi bile kıpırdatmadan,
Ama hiçbiri okunmuyor asla..
Senin olmadığın koca bir şehirdeyim şimdi,
Saat gecenin bilmem kaçı..
Karşılaşma ihtimalimiz bile yok,
Çıkıp dolaşsam şu sokakları..
Sen yoksun, aşk da yok.
Zaten her tabela işaret ediyor yalnızlığı,
Boş duraklar, soğuk banklar..
Kalabalık bir otobüsüm olmuyor hiç bu saatte,
Hatta otobüs bile geçmiyor çoğu zaman..
Geceleri beklemeye alışığım aslında,
Ama gelen olmayınca gidiyorum gündüze.
Uyumaya çalışıyorum göz kapaklarımla örterek üstümü,
Bir rüya, bir kabus canlanıyor anılarla,
Ağlayarak uyanıyorum sonra..
Notalarını ezbere bildiğim saat tiktakları senfonisi,
Ayakkabı tıkırtıların gibi..
Bazen gelme ihtimalinle umut dolu,
Bazense işkence;
Her saniyede kalbime basa basa gidiyorsun sanki..
Gözyaşlarım akıp giderken yanaklarımın nehrinden,
Akrep yelkovanı bekliyor, zaman duruyor sanki..
Özlem dökülüyor dudaklarımdan birkaç kelimeyle,
Susurak siliyorum elimin tersiyle..
Yanımda sen varsın sanmıştım az önce,
Yanılmışım;
Yalnızlık başıma vurmuş sadece..