Bu ümitsiz ve biçare
Şahitleri ömrümüzün
Bu aynanın sularında
Kaç kere yıkandı yüzün.
Bu lamba ve hülyamıza
Yabancı binlerce uyku;
Bir demir pençeydi sanki
İçimizde eski korku...
Ve birden değişen yüzün
Arzunun uzaklarında,
O çılgın bitiş, kayboluş
Göğsünde ve kollarında.
Düğümlenen nefesinden
Sarmaşıklar, derin güller
Arasında dem çekerek
Doğup ölen güvercinler.
Ve açık pencerelerden
Mavi gökle giren rüzgar
Düşmüş melek oynumuza
Uzanan yemyeşil dallar.
Kim bilir hangi yıldızın
Kısır çöllerinde şimdi,
Beyhude hatırlıyoruz
Bu hiç olmamış şeyleri...