Çocukluğumun ceviz ağacı diyememki sana.
Gençliğiminde ceviz ağacısın.
Karlar içinde ne de fakir,
Ne kadar da kederlisin.
Sen genç kızların, çeyizlerinin,
Umutlarını, konuştuğu,serpiştirdiği ferahlık.
Yolsuzların, çerçilerin soluklandığı gölge.
Ve koca çınarların, koca sohbetlerinin çay tadı.
Serçelerin daldan dala atladığı yeşil saray,
Sen bu kış mevsiminin üşüyen ve,
Kar örtüsü altında yorgun düşmüş,
Köyümün ceviz ağacı.
Biliyorum senin dallarını kıran,
Yese düşüren,
Şu erimeye mahkum beyaz rahmet değil.
Sen ceviz yapraklarının altında konaklansın,
Bir tas suya anadolu içtenliği ile,
Anadolu kadar dua edilsin istiyorsun.
Gölgende düğünüde, cenazeyi de,
Barındıran tatlı esinti.
Ah! diye başlayan serzenişlerin kucağı.
Şu kar senin,yeşil senin.
Sen Mustafa Dayıların,
İbrahim amcaların av macerası,
Askerlik anısısın.
Ve hep akıllarda;
Anadolunun ceviz ağacısın,üzülme.