İki bilinmeyende, varsın diye alem var
Parlak cama sürülmüş, gümüş nitrat gibisin.
Denizler küçük gelir, semanın katları dar
Film karesine sığmış, ufak resim gibisin.
Baykuş meşrepli kuşun, gece ötüşü car car
Karanlıktan ışığa, çıkmış bülbül gibisin.
Gözleri beni bulan, her biri sanki bir far
Beden tuneline bak! duran kömür gibisin.
Yedin bitirdin ömrü, ruhuma dolanmış mar
Öyle sarmışsın teni, canlı parçam gibisin.
Çileyle dolu hayat, olmuş elinden bi zar
Avını tenhalarda, yiyen aslan gibisin.
Estetikler orkestra, dünya müzikli bir bar
Nakaratı bitmeyen, tatlı şarkı gibisin.
Yılmadan çalar durur, hiç düşmez elinden tar
Misafirliğe gidip, gelene HAN gibisin.
Neden bitmez ateşin, Cehennem öncesi nar?
Sevgiyi toprak edip, yakan volkan gibisin.
Varlığın yok. Bilirim. Utanmaz, uslanmaz yar
Geçmişten öcün alan, dev ahtapot gibisin.
Soğuk taş duvarların, dehlizine dolan kar
Parmaklıklar ardında, hapishane gibisin.
Sadece geceleri, bankında yatacak gar
Yağmurların altında, buzdan hayâl gibisin.