Önce kızgınlık hakimdir beynine,
Kızgın beynin yüreğini susturur.
Anlatırsın herkese ayrılık nedenini,
Ve alırsın eline adalet terazisini.
Kanıtlarsın haklılığını bir bir
Adalet yerini bulur.
Ama o kızgınlık zamanla pişmanlığa dönüşür:
Yavaş yavaş kemiklerin girer kasın cenderesine,
Avuçlarına batar tınakların,
Isırırsın dudaklarını, kanatırsın
Bedenin derine sığmaz olur.
Sonra tarifsiz bir özlem doldurur yüreğini,
Başlar duyguların dansı göğüs kafesinde,
Dizlerinin bağı çözülür.
Ve birkaç damla gözyaşı, usul usul
Seherde yaprak üstüne düşen yağmur damlaları gibi,
Yanaklarından süzülür.
İşte böyle başlar bir ayrılık hikayesi,
Çok geçmeden nehir yolunu bulur.
Zamanla dizilir önüne seçenekler,
-en güzelinden en pespayesi-
O heyecan durulur.
Ve yanan o eski evin külleri üzerinde.
Taze çiçekler açar ve yeni bir dünya kurulur.
İşte böyle biter bir ayrılık hikayesi.